Kemal Sayar Eğitiminde Aile Temalı Bosna Turu

 Saraybosna’ya Yolculuk: Köklerin Yankısı

Ailenin Hafızasında İlk Adım: Geçmişle Bugünün Buluşması

İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde, THY kontuarı önünde saat 09.45’te buluşarak yolculuğumuza başlıyoruz. Pasaport ve check-in işlemlerinin ardından 12.45’te Saraybosna’ya doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık iki saatlik bir uçuştan sonra yerel saatle 13.40’ta Saraybosna Havalimanı’na varıyoruz. Eşyalarımızı otelimize bıraktıktan sonra şehrin kalbine, Başçarşı’ya doğru yola çıkıyoruz.

Bu ilk yürüyüşümüz, sadece bir gezi değil; bir hafıza yolculuğu. Osmanlı’nın izlerini taşıyan sokaklarda, tarihin ve direnişin kalbinin attığı yerlerde dolaşırken; geçmişle bugün, bireyle aile, şehirle anlam iç içe geçiyor.

Şehrin derinliklerine indikçe, I. Dünya Savaşı’nın başlangıç noktası olan Latin Köprüsü’nden, savaşta yanan ve milyonlarca yazılı eserin yok olduğu Milli Kütüphane’ye, “Avrupa’nın Kudüs’ü” olarak bilinen bu çok kültürlü şehirde insanlık tarihinin izlerini takip ediyoruz. İnatla yerinden sökülüp karşıya taşınan “İnat Kuca”, tarihi Hünkâr Camii, Ferhadiye Caddesi, İsa’nın Kalbi Katedrali, Sonsuz Ateş Anıtı ve daha niceleri… Her adımda bir hatırlayış, her durakta bir anlam.

Akşamüzeri, hep birlikte bilgelik ve direnişin sesi Aliya İzetbegoviç’in kabrini ziyaret ediyoruz. Bu sadece bir vefa ziyareti değil; bir değerin, bir düşüncenin aile içinde nasıl büyüdüğünü birlikte hatırlama fırsatı. Dualarla ayrıldıktan sonra akşam yemeğine geçiyor, ardından otelimize dönüyoruz.

Eğitim ve Umut Tüneli: Aileyle Anlamın İzinde

Sabah kahvaltımızın ardından saat 10.00’da başlayacak olan aile eğitiminde Prof. Dr. Kemal Sayar bizlerle olacak. Duygusal yakınlık, manevi dayanışma ve birlikte zorlukları aşabilme becerisi üzerine şekillenen bu özel oturum, aile içi bağları güçlendirmeye odaklanıyor. Çocuklu aileler için eş zamanlı olarak oyun ablalarıyla yürütülecek çocuk atölyeleri de bu anları herkes için anlamlı ve verimli kılıyor.

Eğitim sonrası birlikte yenilecek öğle yemeğinin ardından, doğanın en zarif haliyle karşımıza çıktığı Vrelo Bosna Ulusal Parkı’na doğru yola çıkıyoruz. Kuş cıvıltıları, serin nehir sesleri eşliğinde yürüyüşler yapıyor, çocukların özgürce oynadığı, ailelerin birbirine daha da yakınlaştığı saatler yaşıyoruz.

Dinginliğin ardından durağımız, Bosna Savaşı’nın en çetin günlerinde hayatın sürdürüldüğü Umut Tüneli. Savaş yıllarında halkın hayatta kalabilmek için nasıl dayanışma içinde olduğunu, ailelerin bu tünelde nasıl birbirine tutunduğunu hissediyor, direnişin ve umudun izlerini görüyoruz.

Her karışında insan onurunun, sabrın ve inancın izini taşıyan bu mekândan ayrılırken, içimizde güçlü bir sorumluluk duygusu beliriyor: Şiddetin karşısına barışı, umutsuzluğun karşısına umudu, kopuşların yerine aile olmayı koyabilmek…

Bu anlamlı günün ardından, akşam yemeğimizi birlikte yiyor ve ardından otel çevresinde serbest zaman geçiriyoruz. Dileyenler doğayla baş başa kısa yürüyüşler yapabilir, alışverişle çevreyi keşfedebilir ya da sıcak bir çay eşliğinde muhabbet halkalarına katılarak günü paylaşmanın huzurunu yaşayabilir. Gönlümüzün ve hafızamızın dolduğu bu özel gün, birlikte geçirilen her anın kıymetini bir kez daha hatırlatıyor.

Ayvaz Dede Yolculuğu: Köklerden Gelen Birlik

Sabah 06.00’da otelden ayrılıyor, yolculuğumuz boyunca dağıtılacak kumanyalar eşliğinde kahvaltımızı yapıyoruz. Bugün, Bosna’nın 500 yıldır sürdürülen en köklü geleneklerinden biri olan Ayvaz Dede Anma Programı’na katılıyoruz. Prusac Köyü’ndeki yürüyüşe binlerce kişiyle birlikte katılırken, sadece bir kültürel mirası değil; ailecek aktarılan maneviyatı ve birlik ruhunu da yaşıyoruz.

Etkinliğin ardından Travnik’e geçiyoruz. Elçi İbrahim Paşa Medresesi’nde ilmin kokusunu, Travnik Kalesi’nde tarihin izlerini, Alaca Camii’nde zarafeti, vezir türbelerinde ise geçmişe duyulan saygıyı hissediyoruz. Akşam yemeğimizi burada, yöresel lezzetlerle taçlandırıyor, ardından Saraybosna’ya dönerek otelimizde dinleniyoruz.

Mostar, Poçitel, Blagay: Maneviyatın Bağında Aile

Birlikte Keşfetmenin Sevinci: Doğa, Tarih ve Aile

Kahvaltının ardından güneybatıya doğru yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Neretva Nehri üzerindeki tarihi Konjiç Köprüsü. Doğayla tarihin kucaklaştığı bu durakta kısa bir yürüyüş ve fotoğraf molası veriyoruz. Yolumuz üzerindeki Jablanica’da, Tito’nun Mareşallik rütbesine layık görüldüğü tren köprüsünü panoramik olarak görüyor ve Mostar’a ulaşıyoruz.

Mostar’da Karagöz Bey Camii, Koski Mehmet Paşa Camii ve savaş izlerinin sergilendiği müzeyi ziyaret ediyor; ardından şehrin ruhu olan Mostar Köprüsü’nün hikâyesine kulak veriyoruz. Serbest zamanda dileyenler alışveriş yapabilir, Mostar sokaklarında kaybolabilir.

Poçitelj’de taş sokaklar arasında yürürken, çocukların neşesi, büyüklerin tebessümü, bu köyü açık hava müzesine dönüştürüyor. Ardından Blagaj Tekkesi’nde, doğayla maneviyatın iç içe geçtiği o huzurlu ortamda, hep birlikte bir içsel soluklanma yaşıyoruz. Akşam saatlerinde otelimize dönüyoruz.

Dönüş: Kalbimizde Yeni Bir Aile Hikâyesi

Birlikte Hatırlamak, Birlikte Umut Etmek

Kahvaltının ardından valizlerimizle birlikte otelin lobisinde buluşuyoruz. Gün boyu sürecek ziyaretlerin ardından doğrudan havalimanına geçeceğimiz için hazırlıklarımızı tamamlamış olarak yola çıkıyoruz.

İlk durağımız, Saraybosna’nın kalbi olan Başçarşı. Bu kadim sokaklarda bir kez daha yürüyor, her köşesinde tarihle, kültürle ve maneviyatla buluşuyoruz. Kimi zaman bir camide sessiz bir dua, kimi zaman eski bir dükkânda kısa bir sohbet, kimi zaman ise kalabalığın içinde kendi içimize çekiliş… Serbest zaman boyunca alışveriş yapıyor, hatıralar topluyor, şehrin ruhunu bir kez daha içimize çekiyoruz.